1920’lerden Bugüne, Demir Atlılar Ata’sının Yolunda (12. Ata’mızın Yolundayız Bisiklet Yolculuğu)

Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay’a kadar dört bir yanı işgal edilmiş, yüz yıllar boyunca huzur içinde birlikte yaşayanların bir kısmının ayaklanarak yurdu bölüp parçalaması, özgürlük ve bağımsızlıktan vazgeçmiş Türk’ün ruhundaki bağımsız yurt sevdasını kaybetmişlerin mandayı himayeyi kabul eder halleri, imzaladıkları teslimiyet sözleşmeleri…

Sefalet, yokluk, umutsuzluk dolu coğrafyada uzun yıllar süren savaşlarda sürekli kaybeden, sürekli tavizler veren bir ülke. Yüz yıllar boyunca edindiği büyük kazanımları, Osman beyin torunlarının yok etme derecesine getirmesi. Millet zul içinde bitap düşerken küçük hesaplar içinde olanların büyük Türk milleti hakkında karar verme yetkisi artık kalmamıştı.

Ve bir adam
ve o adamın düşüncesine; fikri mücadelesine inanmış Türk milleti.

Yurdun dört bir yanından at sırtında kongrelere, oradan cephelere, yine düşmanı denize kadar atıyla kovalayan, tepelerden indiren, cephelerine gömen, süngüsüyle, kanıyla mücadelesini kazanan millet.

O günlerden bu günlere, değişmeyen tek bir şey, değişmeyen tek bir fikrin sahibi Mustafa Kemal.

Bugünün siyasi tartışmalarından tamamen arındırılmış, direkt olarak fikri önderliğinin ve mücadele liderliğinin dünya tarafından kabul edildiği, cihana teslim olmuş bir idarenin milletin idaresini temsil etmediğini bilip, yokluk ile cihanı dize getirmiş tek adam, Mustafa Kemal.

İşte… Bu ve bunun gibi düşünceleri fikrinde, yüreğinde, ruhunda hisseden, son nefese kadar da hissedecek, o dönemin askerleri, köylüleri, öğrencileri, anneleri, çocukları gibi bugün demir atlılar, biz.

Bir emanete sahip çıkmak, ona timsal olabilecek gücünü sunup şükranlarını göstermekle de tescillenir. Biz demir atlıların tescili, 12 yıldır meşakkatli yolculuk ile bu yolculuğun bugün olmasını mümkün kılan özgür yurdumuzun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e yolculuktur.

Görüntünün olası içeriği: yazı

2008 yılından bu yana düzenlediğimiz Ata’mızın Yolundayız Bisiklet Yolculuğu’nu bu yıl da gerçekleştirdiğimiz için mutlu ve gururluyuz. Gün gün ve başlıklar halinde aktaracağım yolculuk detaylarını aşağıda okuyabilirsiniz.

Hazırlık

Dile kolay 4 gün boyunca konaklama, güvenlik, yolculuk, teknik destek, ulaşım, koordinasyon… Hepsi kuvvetli bir zihnin, yorulsa da devam etmesi gereken bir fiziğin ve mental yorgunluğu 4 gün hissetmeyecek bir aklın ürünü olmalıdır. Nihayetinde bu yolculuğu yapacak olanlar, kas gücüyle yapacakları 500 kilometre yol için hem kondisyon hem de yukarıda saydığım özellikler ile yılmadan devam etmeliydiler.

2018 Aralık ayında Bisikletliler Derneği Faaliyet Programına her yıl olduğu gibi Ata’mızın Yolundayız turumuzu ekledik. Daha orada bu faaliyeti eklerken, zaten ekonomik olarak dar boğazda olan ülkemizde destek bulup bulamayacağımızı hepimiz sessiz olarak düşünmeye başlamıştık bile. Hakeza bulamasak da yola çıkmaya niyetli birbirinden istekli bakışlar, durumu netleştirmişti.

Faaliyet programını yayınladık. Bu süreç içerisinde tura katılmak isteyenler iletişime geçti. Ayrıca Ekim 2019’da tekrar bir duyuru yayınlayarak katılımcıların netleşmesini sağlamaya çalıştık. Bu süreçte Genelkurmay, Anıtkabir Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Belediyeler ile yazışmalar süreksiz olarak devam ettiriyorduk.

Kasım ayı içerisinde Ataşehir Belediyesi’nden otobüs talebimiz onaylandı. 6 Kasım sabahı Murat bey ilgili otobüsün teknik donanım ve giydirilmesiyle ilgili sabaha karşı gün doğarken hazırlıklarını tamamlayabildi.

7 Kasım – 1. Gün İstanbul Ataşehir, Sakarya Adapazarı

7 Kasım sabahı Ataşehir Belediyesi önünde toplandık. Yola çıkacak ekibin içerisindeki heyecan gözlerinden anlaşılıyordu. Ben, Mehmet Ünal ile sabah erken saatlerde yola çıktım ve belediye önüne gittik. Geçen yıl da beraber sürdüğümüz arkadaşlarımız olduğu gibi bu yıl aramızda çok kıymetli misafirlerimiz de vardı. Bu misafirlerimiz ile turun çok daha farklı manaları bünyesinde taşıyacağını anlamıştım.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inden tura katılan misafirlerimiz, yanlarında yavru vatanımızın bayrağını ve toprağını da getirmişlerdi.

Katılımcıların hikayesi de çok derin izlerle birleşiyor. Bisikletliler Derneği Kıbrıs Temsilciliği olarak faaliyetine başlayan grup, ECF’ye dahil olmak durumunda kaldığı için ayrı bir dernek olarak kurulma şartına uyması gerekiyordu. Bu kapsamda temsilciliği iptal ettik ve 2011 yılında Kuzey Kıbrıs Bisiklet Sevenler Derneği olarak kurulan dernek, (ECF)European Cyclists Federation’a üye oldu. Bu üyelik sonucunda ECF’de yaşananları araştırıp öğrenmenizi tavsiye ederim. Orada da farklı bir zafer söz konusu…

Kuzey Kıbrıs Bisiklet Sevenler Derneği (bundan sonra yazımda BSD olarak bahsedeceğim)’nden Dernek Başkanı Hüseyin Akcan, Şerife Akcan, Ecvet Orhon, Necat Demirkent ve Kuzey Kıbrıs Bisiklet Federasyonu As Başkanı Kandemir Berova Kıbrıs ekibi olarak yolculuğa dahil olmuştu.

Bu yıl yine aramızda FOBİS (Ford Otosan Bisiklet Kulübü) üyeleriyle de beraber pedal çevirecektik.

İstanbul’ndan 19 kişilik bir ekip olarak ilk pedalı çevirmeye hazırdık. Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Der, Genel Başkanımız Murat Suyabatmaz’a, Anıtkabir’de Ata’nın huzuruna sunacağımız Türk Bayrağı’nı emanet etti. Emaneti aldıktan sonra artık pedalları çevirmeye başladık…

Ataşehir Belediyesi önünde

Ataşehir sokaklarından Ankara yoluna çıkana kadar şehir içinde kıvrılarak sahile indik ve artık ekibin nasıl bir tempo göstereceğini ilk kilometreler anlatacaktı.

Öncümüz, kaptanımız bugüne değin Avrupa ve Türkiye’de birçok yarış koşmuş, bisiklet konusundaki tecrübesi yadsınamaz büyüğümüz Fatih Altan’dı. Yanında da yine bisikletli yaşamda kıymetli bir yeri olan Ayşegül Gökalp, lodos rüzgarıyla birlikte bizi Adapazarı’na doğru götürüyorlardı.

Mesafeler aşıldıkça ekibin kondisyonunun sağlam olduğunu görmeye başladık. 25- 30 kilometre hızlarda dahi uyum içerisinde hiçbir kopma olmadan çevirebiliyorduk. Bu, tüm yolculuğun uyum içinde sağlanacağının habercisiydi.

dav

Sabah 11’de başlayan yolculuk İzmit’te öğle yemeği molasıyla duraksadı. Burada, derneğimizin Viyana Temsilciliğini yürütmüş olan Kemal Burak Öz’ün ailesine ait olan Özler Et’de yemeğimizi yedik.

Özler Et’te öğle yemeği molası

Artık Sakarya’ya 40 kilometre mesafemiz kalmıştı. Yol düz ve rüzgar da bizden yanaydı. Ekibin uyumuyla birlikte kendimizi Sakarya girişinde bulduk. Kocaeli çıkışından Sakarya girişine kadar eşlik eden polis araçları, Sakarya’da bizi başka bir polis ekibine emanet ettikten sonra polis aracını takip ederek Adapazarı Belediyesi’nin desteğiyle konaklayacağımız TÜVASAŞ Misafirhanesine ilk günün son pedallarını çevirdik.

16.50’de 130 kilometrelik yolculuğu tamamlamıştık. İlk günü erken tamamlayabilmenin, güçlü bir ekiple önümüzdeki günleri güçlü şekilde aşacağımızın motivasyonu, ilk günü hiçbir sorun yaşamadan atlatmanın verdiği rahatlık içinde misafirhaneye yerleştik.

Akşam yemeğini, Sakarya Şube Başkanımız İlhan Şengel’in lokantasında yedik. Buradaki asıl konu, henüz yola çıkmadan önce kurulan iletişim grubuna bildirilen sütlaç ikramıydı. Efsane lezzetteki sütlaçları bir güzel yedik.

Üzerine çay ve kahveler ile gün içinde kaybettiğimiz enerjiyi tekrar toparladık. Artık dinlenme vaktiydi.

8 Kasım – 2. Gün Sakarya – Bolu

İstanbul’dan Sakarya’ya genelde iniş yapmış olan ekip, bugün sıkı bir tırmanıştan haberdardı. TÜVASAŞ misafirhanesinde yaptığımız kahvaltının bu noktada önemi vardı. İyi bir kahvaltı, gün boyu sağlanacak enerjinin temelini sağlar.

Bu sabah aramıza Sakarya Şube’mizden de katılanlar olacaktı. Şube Başkanı İlhan Şengel, Başkan Yardımcısı Zeynep Gülay, asli üyeler Osman Halil Çelik ve Ertuğrul Önem de Sakarya’dan ekibe katıldı. Sabah 09.30’da pedalları çevirmeye başladık. Sabah şehir içinde turlayarak Ankara yoluna çıkacağımız rota başlangıcında aramıza camiamızın kıymetli isimlerinden Tuncer Salihoğlu da katıldı ve şehir çıkışa kadar bizlere eşlik etti.

Tüvasaş Misafirhanesi

Artık Ankara yoluna bağlanmıştık. Hendek çıkışına kadar Akyazı ovasının dümdüz yolunda pedalımızı çevirecektik. Bu düz ve nizami yolda her yıl olduğu gibi 3 kilometre boyunca bayraklı sürüşümüzü de icra ettik. Harika bir görüntü ortaya çıktı.

Hendek’ten Bayraklı geçiş

Artık Hendek çıkışına yaklaşmıştık ve iniş çıkışlar kendisini göstermeye başlamıştı. Düzce’ye kadar tempolu bir şekilde ulaştıktan sonra Düzce – Ankara yolu üzerinde birkaç yıldır yemek yediğimiz lokantada öğlen yemeğimizi yedik. Yemek yediğimiz noktaya Düzce Bisikletçiler Kulübü Başkanı, kıymetli büyüğümüz Selim Cicu da uğradı. Selim Cicu ve ekibi, 3. Gün itibariyle bizimle beraber pedal çevirecekti. Burada hasret giderdik ve ayak üzeri sohbet edebildik.

Yemekten sonra tekrar yollara düştük ve Bolu dağı girişine kadar duraksamadık. Tırmanış öncesi bir mola verip güç toplamak lazımdı. Bu sebeple Bolu Dağı tırmanışı öncesinde bir mekanda durup çayımızı, kahvemizi içtik. Yaklaşık yarım saat dinlendik.

Artık, uğruna şiirler şarkılar yazılan Bolu Dağı’nı aşmak vardı. Birbiri ile hiç bisiklet sürmemiş onlarca kişi, bir dağı birlikte nasıl aşabilir? İşte bunun cevabı, tecrübeli kaptanların verdiği tempoda gizlidir.

Bu ekip içerisinde çok iyi tırmanışı yapabilecekler olduğu gibi inişi teknik ve hızlı olan ama tırmanışı zayıf olanlar da vardı. Kondisyon sahibi her bireyin eğim ve kuvvet oranında tırmanabileceği bir hız bulunur. İşte bu hız aralığında tempo vermek gerekiyor. Yoksa ekip yavaş yavaş dağılır ve uzun bir kuyruk yamaçta giderek açılır. Bolu Dağı’nı tek bir ekip olarak başladık ve o şekilde tırmanarak bitirdik. Bir noktada mola verdik, nefeslendik ve tırmanış bittiğinde de inişe geçeceğimiz için rüzgarlıklarımızı giyerek inişe devam ettik.

Bundan sonrası Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Uygulama Oteli’ne kadar tempolu bir sürüş oldu.

Bolu Dağı tırmanış bitişi

Uygulama otelinde güler yüzlü bir karşılama ile odalarımıza yerleştik. Oldukça rahat ve sıcak odalar, iyi bir dinlenme için yeterliydi

Akşam yemeğini yerken Bolu’da çay kahve içmek isteyenlerle birlikte Bolu sokaklarında yürümeye başladık. Birkaç mekan araştırdıktan sonra Fatih ağabey ve Ayşegül’ün geçen yıl gittiği mekana geçtik. Burada biraz tatlı biraz kahve, çay içtikten sonra yarına hazırlanmak adına otele doğru yürümeye başladık…

O gece Mehmet Ünal ile aynı odada kaldık. Artık fazla rahat olduğu için mi yoksa sıcaklıktan dolayı mı bilmiyoruz, o gece çok geç uyuyabildik. Bolu Dağı’nı aşmış bünyelerin dinlenmesi lazımdı ve biz gece 2’ye doğru ancak uyumuştuk…

9 Kasım – 3. Gün Bolu – Kızılcahamam

Bana kalırsa bu yolculukta Bolu’dan sonra direkt Ankara’ya pedal çevirmek gerekir. Kızılcahamam’da konaklamanın sebebi, Ankara’daki yapacağımız şehir içi sürüşüne direkt ulaşmak. Bolu – Kızılcahamam etabındaki Akyarma Geçidi ve diğer gün boyu tırmanışlar birçok kişi için direkt Ankara’ya ulaşmayı zorlaştırabilir ama bence direkt Ankara’ya pedal çevirmek daha mantıklı geliyor.

3. günün sabahında Uygulama otelinde sıkı bir kahvaltı yaptık. Buradaki kahvaltıda bulunan cevizlerden de biraz yanıma aldım. Her ne kadar yolda sürekli meyve, çikolata, çay molaları versek de cevizin yeri ayrı.

Kahvaltının ardından otel önünde 3. günün başlangıç fotoğrafını aldık.

Hava 7 derece civarında seyrediyordu. Bugün aramıza Düzce ekibi de katılacaktı. Ekip Bolu’nun başlangıcında biraz tırmandıktan sonra şehirden çıkış yapabildik ve artık bugünün tırmanışı geçitlere yavaş yavaş ulaşmaya başlamıştık.

Bolu Uygulama Oteli

Şair Dertli rampasından sonra karşımızda uzanan Bolu dağları, uzun ve derin vadilerin içinde seyreden yollarda bizi karşılıyordu. Tempo düşüyor, ara sıra nefeslenmek için durduğumuzda çok da soğumamak için bir an önce yola çıkıyorduk.

Hava sert, üzerimizde kışlık kıyafetlerimiz var. Rüzgar karşıdan esiyor. Bir yandan sürekli tırmanıyoruz. Bir an önce Akyarma Geçidi’ne ulaşıp bu zorlu tırmanışı bitirmek isteyen bisikletlilerden bazıları ara sıra geçidin ne zaman biteceğini soruyordu.

Motive etmeye çalıştıklarımız, ara sıra neşeli söylemler, sohbetler bir şekilde bu uzun tırmanışları çekilebiliyor kılıyordu. Eh, üç gündür yüzlerce kilometre pedal çevirmiş kişiler için de sürekli tırmanmak artık bazı noktalarda çekilmez olabilirdi.

Son dik kısmı da aştıktan sonra artık Akyarma Geçidi tabelasını gördük. 1540 rakımdaki bu noktada dinlenip, inişe geçecektik. Uzun, sert ve dik bir iniş sonucunda da Kızılcahamam’a 10 kilometre kadar mesafemiz kalacaktı.

Akyarma Geçidi

Akyarma’da hep birlikte bir fotoğraf çekildik. Artık aramızda Düzce Bisikletçiler Kulübü de vardı. Toplam 60 kişiydik.

Biraz gıda ve su takviyesi. İniş öncesi rüzgarlık ve yağmurluklar, bereler, uzun eldivenler takıldı. Gerçekten tehlikeli, grup inişlerinde her hangi birinin düşmesiyle birlikte ciddi zincirleme kazaların yaşanabileceği iniş öncesi gruba genel bir bilgilendirme ve uyarıda bulundum. Ve inmeye başladık…

Duruş, direkt yatık halde uzun uzadıya yaslanmış bir beden, virajlarda yatışlar bacaklarla senkron… Verdiği heyecan başka bir konu. Sanırım hiç frenlemedim. En önde yüksek hızlarda seyrederken İsmail İltir ile Murat Suyabatmaz, birbirlerini itip, deryarlarına girmişlerdi.

Hiç frenlememiş hatta bazı noktalarda son viteslerimde dahil yüksek kadans ile çevirmiş olsam dahi bu ikili yanımda rüzgar gibi gelip geçtiler. Murat ağabey, İsmail ağabeyinin deryarına girmiş, ona yaklaştıkça İsmail ağabeyin popo kısmından ufak dokunuşlarla hızlanmasını sağlıyordu. Yani, hem önündekini hızlandırıyor, önündeki hızlandıkça da deryarında kendisine hızlanıyordu.

Bu inişte en yüksek hızım 73 km/h civarındaydı, onlar da yanımdan en az 80 km/h ile geçtiler. 50- 34 ayna kolum ile daha fazla çeviremediğim için peşlerine takılamadım. İnişi ilk onlar bitirdi. Peşi sıra ben de yanlarına geldim.

Burada ekibin inişi boyunca arkada yolu kapatan jandarma ekiplerine teşekkür etmek istiyorum. Önceki yıllarda bu noktada inerken yanımızdan çok süratli tır ve kamyonlar geçiyor ve rüzgarları ciddi tehlike oluşturuyordu. Bu yıl ise en arkadaki bisikletlinin arkasında bir jandarma aracı ve belediyenin otobüsü komple yolu kapattı ve bisikletlilerin hızıyla aşağıya ulaştılar.

Biz iniş sonucunda bir araya geldiğimizde arkada biriken araçlar kornalarıyla selam vererek geçtiler. Hepsine teşekkür ederiz.

Artık Kızılcahamam için yeterince keyifliydik. İnişten sonra Kızılcahamam’a pedalları çevirdik ve otel kapısına ulaştık.

Bizim odamız daire şekilde olan odalardandı ve Sakaryalılar bir odaya toplandık. İyi güzel ama bu oda ta dağın başında… Oraya yürüyüp inene kadar gerçekten bayağı zorlandık.

Grupta Murat ağabey, saat 22.00’da toplantımız olduğunu söyledi.  Günün yorgunluğu olsa da bazı konularda görüşmek gerekiyordu. Bu toplantı öncesi Akyarma’yı tırmanırken Murat ağabeye, doğum günü kutlamamı yapmayalım, masraf olmasın dememe rağmen toplantı başlangıcında kocaman bir pasta ile doğum günümü kutladılar. Herkes iyi dileklerini iletti. Murat ağabey Kemal Atatürk imzalı bir kupa bardak hediye etti. Tekrar teşekkür ederim. Bu 9 Kasım’la birlikte artık ikili rakamlardan üçlü rakamlara terfi ettim… 30 oldum.

Eh, Kızılcahamam’daki otelde biraz hamamda dinlenip kese köpük olaylarını da halledip üç günün kirini de attık.

Artık dinlenip büyük güne hazır olmalıydık…

10 Kasım – 4. Gün Kızılcahamam – Ankara

Bu sabah başka bir sabah… 3 gündür nice yolları, kilometreleri ve dağları aşmış olanlar için başka bir hüzün ve heyecanın karıştığı, tarifsiz duyguları insana gark eden başka bir sabah…

08.45’te otel önünde toplanıp yola çıktığımızda diğer günlerden farklı olarak bu defa pedallarımız daha bir hızlı dönüyordu. Saatlerimiz 09.00’ı gösterdiğinde Kargasekmez yokuşu öncesinde hep birlikte durduk, dizildik.

10 Kasım 2019, 09.05

Ülkemizi esaretten kurtarıp bağımsız bir cumhuriyet kuran yüce liderimiz için 09.05’te sirenleri çaldık. O, 1 dakika… Her yaşayanın, her kendisine saygı gösterenin saygı gösterebildiği 1 dakika… O anları anlatmayacağım.

Kargasekmez yokuşları sonrasında bugün başka tırmanışımız kalmayacaktı. 60 kişilik bisiklet konvoyu, tam bir ekip çalışması halinde hiç istifini bozmadan Ankara kapılarına dayanmıştı. Ankara girişinde Yenimahalle Bisiklet Takımı üyeleri gençler, formalarını giyip gelmişlerdi. Bizi karşıladılar ve bisiklet trenimiz 90 kişiye ulaştı.

Ankara Kentpark AVM’ye kadar hep birlikte ulaştık. Öğle yemeği yemek ve diğer illerden gelen Şube ve Temsilcilerimiz ile buluşmak, korteje katılmak isteyenlerin buluşma noktasına ulaşmasını da beklemek için 1 saat kadar serbest zaman verdik.

Bu süreçte AVM’de yemek yedik, dinlendik.

Artık, günler süren yolculuk sonunda Anıtkabir’e ulaşma zamanıydı. Afyon, Aydın, Sakarya, İstanbul, Bolu, Düzce… Yüzlerce bisikletli olmuştuk. Aydın Şubemiz 23 kişilik bir konvoy ile 6 Kasım sabahı yola çıkmıştı. Onlar toplam 600 kilometre yol geldiler!

Kentpark AVM yönetiminin hazırladığı çelenkleri Murat ağabey, Hümeyra Hanım ve Şerife Hanım teslim aldılar. Bu çelenkleri Anıtkabir’de sunacaktık.

Toparlandık ve artık uzun bisiklet konvoyumuz yola çıkmıştı. Rotamızda ilk nokta, Atatürk Evi’nde Ankara Kent Konseyi öncülüğünde toplanan bisikletlileri ziyaret etmekti. Hep birlikte buraya gittik ve bisikletlileri ziyaret ettik.

Ankara Atatürk Evi

ANITKABİR

Kısa bir mola sonrası Anıtkabir’e doğru yönümüzü çevirdik. Konvoyda her yaştan bisikletli vardı. Ankara’dan da yoğun katılım oldu. Uçsuz bir bisiklet treni Ankara caddelerinde uzanıp gidiyorduk.

Anıtkabir’e yaklaşmaya kalmadan yoğun trafikle birlikte zor bela bir köşede durabildik. Burada bisikletlerimizi bıraktık ve yürüyerek Anıtkabir’e girecektik. Öyle bir izdiham vardı ki yürümek bile çok zordu.

Ekip dağılmadan Anıtkabir’e giriş yaptık. Merdivenlere doğru yürüdük ve içeriye bölüm bölüm alınan kalabalıkla birlikte beklemeye başladık. Tam bu bekleme esnasında yanımda bir Yüzbaşı geçti. Her halde yukarıda bir yere gidecek derken Murat ağabeyin yanına gitti, bir şeyler konuşmaya başladılar.

Yüzbaşı meğer Erzincan’da görev yaparken temsilciliğimiz vasıtasıyla birçok etkinliğe katılmış, birlikte çok pedal çevirmişler. Genelkurmay ve Anıtkabir ile yapılan yazışmalarımızdan burada görevli olduğu için bilgisi de mevcut. Bir bakıma gelişimizi kolluyormuş. Bu noktada bize Bayrak ve Çelenk sunumunda yardımcı olmasını rica ettik.

Biz herkes gibi kabir bölümünde sıramızı bekledik ve sıra bize geldiğinde KKTC’den gelen misafirlerimizle birlikte bayrakları bıraktık, çelenkleri sunduk.

Kuzey Kıbrıs Bisiklet Sevenler Derneği üyelerinin Bayrak Takdimi

4 gün, 500 kilometre boyunca taşıdığımız Türk Bayrağı’nı, KKTC Bayrağı’nı Ata’mıza ulaştırdık.

Fotoğraf: Genel Başkan Murat Suyabatmaz ve Aydın Şube Başkanı Hümeyra Yıkılmaz, Türk Bayrağı takdimi sonrası dua ederken

Buradaki törenden sonra Anıtkabir Komutanlığı’nın davetiyle birlikte komutanlık odasında törene dahil olduk. Burada Hakan Albay bizleri ağırladı, Türk Bayrağı’nı ve KKTC Bayrağı’nı öperek teslim aldı. Aynı zamanda KKTC’den gelen toprağı da teslim aldı. Karşılığında da Bisikletliler Derneği’ne Mustafa Kemal Atatürk’ün Kocatepe’te çekilmiş fotoğrafından yapılmış bir şilt sundu. Yolculuğumuzu tebrik ve takdir ederek, bu kutlu yolculuğun çok kıymetli olduğuna dair tebrik cümleleriyle onurlandırdı.


Bugüne değin 12 defa yaptığımız yolculukta sadece Anıtkabir’e Bayrağımızı sunuyor ve ayrılıyorduk. Fakat bu defa gerçekten çok kıymetli bir gelişme ile komutanlığa da emanetlerimizi teslim edebildik. İlgi ve nezaketlerinden dolayı çok teşekkür ederiz.

4 gün 500 kilometre sonunda amacımıza sağ salim ulaşmıştık. 1920’lerdeki cefanın benzerini anlatmış, Türk Bayrağı’mızı emanet alarak Ata’mıza ulaştırmıştık. Yüreğimizde ve aklımızda tarifi mümkün olmayan duygular bir nihayete varamıyordu. Bunun adı neydi? Bu sevginin, saygının ve sonsuz şükranın temeli neydi?

Bir yurttaş, özgür bir birey, bağımsız bir ülke armağan etmekten başka İnsan gibi yaşayabilmeyi sağlamış olan atalarımıza bağlılık andımızı, gösterdiğimiz küçük bir temsildi. Biz, başardık. Sağlığımız olduğu müddetçe, bu bacaklar dönmeye, bu ruhun alevi sönmediği müddetçe, son nefese kadar daima Ata’mızın Yolundayız.

Yorulmadık, yorulmayacağız. Çünkü Mustafa Kemal’in de dediği gibi “Hiç dinlenmemek üzere yola çıkanlar, asla yorulmazlar.”

TEŞEKKÜR

Otobüs konusundaki desteklerinden dolayı ATAŞEHİR BELEDİYESİ’NE
Telsiz ve iletişim desteklerinden dolayı DENGE ELEKTRONİK’E
Teknik destek ve yedek parça desteklerinden dolayı DELTA BİSİKLET’e
Yoldaki enerji ve lezzet destekçimiz ETİ’ye
Sakarya’daki konaklamamızdaki desteklerinden dolayı ADAPAZARI BELEDİYESİ’ne ve bizi Sakarya’da iyi şartlarda ağırlayan TÜVASAŞ’a
Bolu’daki konaklamamızdaki desteklerinden dolayı BOLU İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ UYGULAMA OTEL’İNE
Ankara’daki desteklerinden dolayı KENTPARK AVM’ye
Anıtkabir’deki yaklaşımları, misafirperverliklerinden dolayı GENELKURMAY BAŞKANLIĞI VE ANITKABİR KOMUTANLIĞI’na,
Katılımlarıyla tura büyük anlam ve katkı sunan KUZEY KIBRIS BİSİKLET SEVENLER DERNEĞİ ve KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYET BİSİKLET FEDERASYONU’NA
Katılımlarından dolayı (FOBİK)Ford Otosan Bisiklet Kulübü’ne
Katılımlarıyla bu zorlu yolculukta yoldaş olduğumuz
DÜZCE BİSİKLETÇİLER KULÜBÜ’ne
Ankara girişinde konvoyu karşılayarak Ankara boyunca eşlik eden YENİMAHALLE BİSİKLET TAKIMI’na
Ankara’da Atatürk Evi’nde ağırlayarak ikramlarda bulunan ANKARA KENT KONSEYİ’ne
Katılım ve desteklerinden dolayı TURKUAZ BİSİKLET’e
Araç giydirme ve baskılardaki desteklerinden dolayı PENTA REKLAM’a

Fotoğraflarında tamamına Bisikletliler Derneği Facebook albümünden ulaşabilirsiniz.
Yolculuğa ait derlenecek kısa film, Kasım ayı içerisinde yayınlanacaktır.


13.11.19
Mert Atalay
Kaynak:
Velespitopya

Önerilen makaleler